Vatan Toprağı
Tarihimizden birkaç sözü hatırlatmak isterim:
‘’ İki devlet arasında kullanılmayan bir toprak dahi olsa, bu toprak verilemez! ’’
( Mete Han )‘’ Biz ölsek bile kahramanlığımızın şöhreti artacak ve torunlarımız bu devletin daima sahibi olacak.’’ ( Batı Hun Hükümdarı Çi-Çi )
İki bin yıl önce söylenen bu sözler ile Milli Mücadele döneminde söylenen şu iki sözün farkı nedir?
‘’ Çocuklarımıza para, pul, mal, mülk değil; vatanı için şehit ya da gazi olmuş namuslu askerlerin çocukları, olmanın şerefini bırakacağız. ‘’ ( Hüseyin Avni Alparslan )
‘’ Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum! ‘’ ( Mustafa Kemal Atatürk )
Asırlar boyu var olmamızın ve bugünlere gelebilmemizin en önemli faktörü; sizlere yukarıda hatırlattığım düşüncelerden vazgeçmemiş olmamız ve bağımsızlık uğruna ölümü göze almamızdır.
Verilen bu vatan mücadelesinin ilk adımını da her zaman fikirler oluşturmuştur. Bu fikirleri de zamanla eylemler desteklemiştir. Bilakis ‘Vatan Savaşı’ sadece savaş meydanlarında değil, toplumu ilgilendiren fikir hayatında da kendisine yer bulmuştur.
Tarihimizi çarpıtanlar, bugünde taraflı yayınlarla, yazılı ve görsel medya aracılığı ile ya da sosyal medya, çizgi film, sinema, diziler, kitaplar gibi birçok alan üzerinden subliminal mesajlar içeren yalan yanlış bilgilerle fikir hayatımızı etkileme yolundalar.
‘Vatan Savaşı’ sadece silahşörler ile değil, kalemşörler ile de sürmektedir.
Öyle ki, Mustafa Kemal’in, Milli Mücadele döneminde Nutuk’u yazdığını, Hüseyin Avni Alparslan’ın makaleler yazdığını, Halide Edip Adıvar’ın, Namık Kemal’in ve daha nicelerinin kitaplar ve makaleler yazdığını unutmamak gerekir.
Her zaman söylediğim gibi, ‘’ Vatanı sadece polis veya asker değil, topyekûn halk korur. Halkın yüreğinde vatanı koruma duygusu yoksa silahla korunmanın da hiçbir anlamı yoktur. ‘’ sözünden hareketle, insanların yüreklerine girebilmek için öncelikle fikir hayatlarına girmek gerekir. Dolayısı ile bu ‘Vatan Savaşı’nın sadece silahla değil; ilimle, bilimle, üretimle, sanatla, müzikle de olabileceğini anlamak ve anlatmak gerekir.
Farklı Bir Bakış Açısıyla İfade Edersek;
Bu topraklar, şehit kanıyla sulanmış vatanımızın örtüsüdür. Bu örtüye saygı duymak da vatan sevgisinin bir gereğidir. Topraksız vatan olamayacağına göre; vatan sevgisinin ilk adımı, toprağa saygı duymakla başlar. Vatan örtüsü olan bu topraklar, aynı zamanda da insanoğlunun özüdür. Topraktan yaratıldık, toprakta yaşıyoruz, toprakla beslenip, bir gün toprak olacağız.
Vatan toprağına saygı duymak, sadece işgalci devletlere karşı bu toprakları savunma hissiyatı değildir. Aynı zamanda bu toprağın coğrafi özelliklerinden ötürü sahip olduğu tüm unsurlardan da yararlanabilmektir.
Unutulmamalıdır ki toprağa saygı, vatana saygıdır. Toprağı kirletmek, önce atalarımıza, sonra vatanımıza ve en sonda geleceğimize bir ihanettir. Bu topraklara her yönüyle bir vefa borcumuz var, bu aklımızdan hiç çıkmamalıdır. Hiçbir şey yapamıyorsak bile en azından çevreyi kirletmemekte bu vatan için bir hizmettir.