Siz şimdi bilim adına b.k yiyen, kız öğrencisinin poposuna şaplak atan tacizci Celal Şengör’ü, KUR-AN gibi kitapla susturamadınız, üstüne bir de mahkemeye verdiniz öyle mi.?
Ben size daha diyeyim…
Celal’i mahkeme susturacaksa siz orada ne iş yaparsınız?
Susturmak: Akıl ve bilimle cevap…
Celal Şengör şu sözlerinden dolayı mahkemeye çağrıldı.
“Onların hepsi masal. İbrahim diye bir adamın yaşadığı malum değil…Bütün bu söylenen kişiler tarihte yok. Bunların hepsi o üç tane kutsal kitap denilen aslında… Hayır ama bu önemli Suriye din geleneği Mezopotamya din geleneğinden türemiş bir yan branştır.
Bizim bugün İbrahimi dinler dediğimiz işte Musevilik, Hristiyanlık, arkasından İslam yani Museviliğe bakıyorsun Musa peygamber diyorlar. O adamı da tarih bilmiyor. Yok öyle bir isim. Musevilerin kitabında bir Mısır’dan çıkış vardır meşhur. Yok öyle bir olay. Yani incelendi, yayınlandı.”
Buraya kadar her şey fikir özgürlüğü bağlamında tamam diyelim.!
Nede olsa fikir özgürlüğü var ya…
Celal Beyin iddiasına göre öyle bir olay yok.
Peki mahkemede “siz öyle bir olay yok diyorsunuz ama al sana kapı gibi belge ve sizin yalanlarınızı çürütür nitelikte” diyecek bilgiye sahip iddia sahibi var mı?
Varsa.!
Celal Bey idam edilsin.
Sizde karar mercii olun!
Yoksa inanç üzerinden kimse yargılanmasın.
Ben böyle inanıyorum diye birini yargılamak insanlığı engizisyon karanlığına götürür.
Ama çağında ötesinde bir bilge olup böyle saçma iddiaları çürütmek sizi aydınlığa götürür.
Eee efendi hazretleri dini anlatmak kolay!
Bak sevgili dinler işleri; öyle başında sarıkla ortalıkta gezmekle olmaz bu işler.
Madem başını sardın, beynini aç ve böyle zavallı tezleri çürüt.
Yok eğer mahkemeyle falan bu sorunları çözme niyetindeysen kamu vicdanında mahkûm edilirsin.
Yapamazsan da “ben yapamıyorum” de ve git.
Lütfen git!
Lütfen git!
Lütfen sevdir git!
Değerli dostlarım:
Din ile bilimi ayırırsanız bunların yaşanması muhtemeldir ve insanlık tarihi boyunca da yaşanmıştır.
Kur-an bu nedenle meydan okur.
Tabirimi mazur görün Kur-an bir yönüyle der ki; alayınız gelsin, dernekleriniz kurultaylarınız toplansın, toplansın da bu kitapta bir eksik, doğada bir noksan bulsun.
Ayrıca deprem bilimi uzmanı Celal’in de dersini almadığı deprem ayetlerini de bu nedenle izah eder.
O anlamada zorlandıysa o bizim sorunumuz değil.
Nedenlerini ve niçinlerini açıklamamı isteyen diyanetin %1 kadar bütçe versin yeter diyeceğim ama o zaman dinci olurum.
Merak eden Kur-an aklına baksın!
Güneşin doğuşuyla ilgilenmeyen, yeraltı ve yerüstü verileri ile ilgilenmeyen sadece ahirete önem veren bir din Allah’ın dini olabilir mi?
Öyle bir din, olsa olsa dincilerin göbek büyüyüp semirdiği, doğu dinleri gibi halkın din adamlarına köle olduğu din olur.
Bakma Kur-an’a.!
Oku ölü üstüne!
Celal konuştu ver mahkemeye.
Biz efendi hazretlerinden böyle gördük de.!
Sonra sizi Celal maymuna çevirsin.
Sonra ver mahkemeye, susturmaya tevessül et.
Al sana engizisyon.
Ne güzel iş değil mi?
Öyle lüks içinde yaşayıp, kılıçla (yani
silahla) hutbe okuyunca anca din adamı olursunuz.
Ancak silahla insanları susturmaya tevessül edersiniz.
Bir kişi çıkıp size “bunlar yalan” dediğinde, sizde ortaya çıkıp “ne yalanı al sana yalanları çürütecek örnekler” deyince de KUR-AN mü’mini olursunuz.
Aradaki farkı fark ettiniz değil mi.?
Bilim adına b.k yiyen adamı susturamayıp mahkemeye verirseniz siz ne yersiniz…
Artık siz düşünün.!!!
Şimdi size Celal Beyin hezeyanlarından sadece birinden söz edeceğim.
“Sizi sarsar diye yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi; ayrıca ırmaklar ve yollar koydu. Olur ki doğru yolu bulursunuz.”
(Kur-an)
Celal “bu ayeti çürüttüm” diyerek ortaya çıkıp, “dağların olduğu yerde zelzele olur, dümdüz yerde olmaz” diye bilim adına açıklamaya çalışıyor.
Neden?
Karşısında bir grup öğrenci ve konuya hâkim olmayan bir sunucu var.
Ve bırakın alimi sıradan bir insanda kimsenin bir şey bilmediği yerde her şeyi bilir.
Sokak ağzıyla, nasıl olsa bilmiyoruz ya konuş, deriz değil mi?
Tam da bu…
Oysa dağlar depreme sebep olmaz ve deprem sonucu oluşur.
Bay Celal sebep ve sonuç ilişkisinde yer değiştirip farklı bir şey bulmuş gibi ortaya çıkan bir zavallı.
Nerden biliyoruz dağların deprem sonucu oluştuğunu.
Sadece Kur-an’dan mı?
Hayır.
Dünyaca isim yapmış öğrencisinin poposuna şaplak atmayı maharet saymayan ve kendini Albert Einstein zannetmeyen meslektaşından ve ciddi bilim insanlarından.
Ve o bilim insanları der ki: dağlar zelzele yani deprem için enerji emici görevi üstlenir.
Ovada deprem olursa dağ oluşur.
Ancak ne acı ki bu kendini Albert Einstein zanneden bu zavallıya inanan bilimcilerin sayısı dincilerden de fazla.
Bu topraklarda tv ekranlarına çıkan cinsel sapıkta olsa taraftarı oluyor.
Lidere, kanaat önderine, hoca efendiye tapınmak bile bu acınası duruma rahmet okutturur.
O gün saçmaladığında bu adama cevap verilmedi.
Nerdesiniz ey deve sidiğinden din anlatanlar.
Nerdesiniz ey sümük-ü şerifçiler.
Nerdesiniz göbeğini büyüten semirtenler ve dünyalık itibarı için zulme sessiz kalıp ahireti yani sonsuzluğu satanlar.
Nerdesiniz mabed kutsayıp üzerinden kazanç sağlayanlar.
Neden cevap vermiyorsunuz bu zavallı Şengör’e.
Nasıl olsa kolay olan engizisyon papazları gibi insanları susturmak değil mi?
Tekrar söylüyorum.
Siz şimdi bilim adına b.k yiyen Celal Şengör’ü KUR-AN gibi kitapla susturamadınız, üstüne bir de mahkemeye verdiniz öyle mi.?
Ben size daha diyeyim…
Celal’i mahkeme susturacaksa siz orada ne iş yaparsınız?
Vallaha ben olsam utanırım.!
Söz siz de…
FEKELİ.!
Adana Feke’de adres sorunca adresi tarif efen beyefendi dedi ki;
“Yolun ilk 200 kilometresini ben tarif ederim ama ileride yol çıkarmak zordur.
SEN DELLOĞLUNDA KENDİNİ AYDINLATTIR.”
Dikkat edin tekrar adres sorun değilde SEN KENDİNİ AYDINLATTIR.
Düşündüm de modern dünyada aydın adam ve aydın düşünce dediğimiz kavram belki de 1000 yıl önce Anadolu’da hakim hakikatmiş.
Batı özentisi sözde aydınlara ithaf olunur.
Hun imparatorluğundan Selçukluya, Osmanlıdan günümüz cumhuriyetine yaşayan bu aziz ruha saygı ile…
FALANCA ADAM NASILDIR?
Falanca adamı nasıl bilirsiniz” diye soranlara:
Bir “din” anlatan medyaya düşmüşse bilin ki; Kur-an’dan kopmuştur.
Unutmamak gerekir ki, medyanın sahibi asla hakkı anlatanı yani Kur-an aklını gündemde tutmaz.
Kur-an’dan kopuk tüm anlatılanlar ancak medyatik, anlatanlar medya maymunudur.
Kur-an aklı yalnızca akıl sahiplerini muhatap alır.
Tavsiyem:
Din ile bilimi ayıran herkesten, Covid19’lu gibi kaçın.!
SİNSİ DÜŞMAN!
Dün şerefli Türk askeri İzmir’in kurtuluşunu bildiğimiz demir yığını helikoptere havada zeybek oynatarak kutladı.
Yunan ve çocukları çıldırdı.
Asker kaçağı sözde vatansever H. U. kafalı, N.D. aydını ezberci otorite yalakası bir naşerifte “bana ne İzmir’den” diye tepki gösterdi.
Başka yerde havlamasın diye bu kapıya bağlıyorlar ama eskiler der ki; ürmesini bilmeyen köpek sürüye kurt düşürür.
Doğru yolda olana selam olsun.!