Duruşumuz!
Ben Ferda Akgül
Kırk yaşını aştım.
Ben ne lider tanırım, ne de teslim olmak için bir şeyh.
Liderlik, başkanlık vb. makamlar eski dünya kalıntısı statü artıklarıdır.
Kur-an aklının “sürü olmayın” emrinden de aklığım hikmetle diyorum ki;
Hür yani özgür aklı seçen bireye sadece hukuka bağlı idareci gerekir.!
İdareciyi hukuk idare eder.
Lider başına buyruktur.
Kimse benim yerime karar veremez ve düşünemez.
Zira bu aklıma hakaret olur.
Kimseye aklıma ve ufkuma hakaret ettiremem.
Ben dünyaya insan olarak geldim.
Eğer insan olarak geldiysem böcek gibi yaşayamam.
Yaşasın fikri hür nesiller.!
Bu düşüncelerle aklıma Nazım’ın Necip’e mektubu geldi.
NAZIM HİKMET’TEN NECİP FAZIL’A MEKTUP!
“Sevgili Necip, ismin temiz demek, necîb temiz demektir benden iyi bilirsin.
Necip’i necis yapma.
Sen en cihanşumül eserlerini beş parasız Paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin.
Cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın.
Bilirim kalemin kıvraktır lisanın çeviktir, bilirim üç satırda ruh üflersin kağıda, bilirim bir yazsan parçalarsın edebiyatın Çin Seddi’ni, o lisan-i mücerret dilinle.
Babali yokuşunun yollarını yalaman beni kahrediyor Necip.
Sevgili Necip, inandığın Allah’ın aşkına, o kudretli kalemini iktidara payanda yapacağım diye camii direğine çevirme, o kudretli kelimelerini üç kurusa parselleme. Üç tanesi üç kuruş etmeyecek ciğersizlere. Sevgili Necip, elinde sur-u israfil var, onu borazana çevirme.
Eski dostun
Nazım.”
Sevgili yazan düşünen dostlarım.
Elimizde İsrail’in suru var ve onu borozana çevirmeyelim.
Doğru yolda olana selam olsun.!