Ayrılmaz ikili: Su Değirmeni ve Mısır
Doğu Karadeniz’deki akarsuların üstüne kurulu su değirmenleri, sayıları gittikçe azalsa da zamana ve teknolojiye direnerek asırlardır yöre insanına hizmet veriyor.
Değirmenlerde çoğunlukla çiftçi kadınlarımızca öğütülen mısır, yörenin kırsal ekonomisinde ve sosyal yaşamında hâlâ önemli bir yer tutuyor.
Giresun’un Çanakçı İlçesi Egeköy Köyünden Hanife Çıtlak isimli çiftçimizi; tarlasında hiçbir kimyasal kullanmadan yetiştirdiği mısırları, hasat sonrası mısır unu ve yarma haline getirmek için gittiği yöresel su değirmeninde İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğümü teknik elemanları ziyaret ettiler, bu geleneksel yöntemi ve “su değirmeni ile mısır arasında asırlardır devam eden kardeşliği” kayıt altına aldılar:
Hasat edilen mısırlardan sapları öncelikle biçilmekte, biçilen saplar halk arasında “Çıtıman” olarak tabir edilen şekilde kurutulmakta, kurutma sonrası yine halk tabiriyle “Otluk” haline getirilmekte ve kış aylarında hayvan beslemesinde kullanılmaktadır.
Mısırlar ise “Çöten” ve “Tekir” denilen alanlarda asılarak kurutulmakta, çuvallarda dövülerek tane hale getirilmekte ve sonrasında da kadınlar tarafından su değirmenlerinde öğütülerek “Mısır Unu” ve “Yarma” haline getirilmektedir.
Elde edilen “Mısır Unu” ekmek yapımında, lahana çorbası (pancar çorbası) gibi yöresel yemeklerde ve çeşitli balıkların kızartılması için kullanılmaktadır. “Yarma” ise lahana dolması gibi çeşitli yöresel yemeklerde kullanılmaktadır.