1.1 Milyon az 0.11 sevindirici
Kasım mevsim normalinin üstünde sıcak geçti. Aralık eksi 20’leri geçen soğuk ve memleketin her tarafına yağan karla kapılarımızı çaldı! Soğuk hava beraberinde büyük bir grip salgınını beraberinde getirmesi, Yaz sonunda çocuklarda görülmeğe başlayan RS isimli virüsün memleketin her tarafına yayılıp, klinik ve hastanelerin dolması yetmiyormuş gibi, memlekette ilaç kıtlığı başladı! Yanlış okumuyorsunuz; Almanya’da çocuklara ateş düşürücü, öksürük kesici şurup yok. Doktorlar çok yoğun, randevu yok. Hastanelerin Acil’leri dolup taşıyor! Kafası ağrıyan, boğazı acıyan hemen ilkyardımı arıyor. Doktora gidemeyince hastaneye gidiyorlar. Ambülansların bu şekilde kullanılması, ağır hastalara ve kaza yerlerine geç gitmelerine veya hiç gidememelerine, böylelikle insan hayatına maloluyor!
Efendim Almanya’da ilaçlara ödenen ücret az olduğundan, satıcılar diğer memleketleri tercih ederlermiş. Ateş düşürücü şurup burada 1.80 Euro, Fransa’da 8.30 Euro imiş. Devlet hemen ilaç ücretlerini ödeyen sağlık sigortalarına yardımda ederek, hem ilaçlara fazla ödeme yapmalarını, hem de ilaçların tekrar memlekette üretilmesine dönmelerini sağlayacakmış. Kim diyor bunları? Her haneye elimizde yeterli aşımız var, dördüncü Corona ve Grip aşınızı yaptırın mektubu gönderen sağlık bakanı Lauterbach efendi. Sadece doktorlar, hastaneler değil, sokaklar da dopdolu! RS salgını üç ay önce başladı, niye ilaç tedarik etmediniz? Tabibler Birliği yetkilisi, eczaneler de olmayan ilaçların bit pazarlarında satılmasına izin verilmesini talep ediyor. Eczacılar birliği kesinlikle karşı çıkıyor. Vatandaşların çocuklarına kullanım tarihleri geçmiş olsa da, paketleri açılmış olsa da, ilaçları verebilecekleri tavsiye ediliyor! Memleketin geldiği yere bakın!
İlk sıvı doğalgaz tankeri, memleketin ilk LNG terminaline bağlandı. Yük tekrar gaza döndürülüp, borularla memlekete dağıtılacak. Kışın erken gelip soğuk başlaması memleketin gaz stokunun ibresini 12.8 azaltınca, yetkililerin beyinlerine ve dillerine acaba donmadan kışı bitirebilecekmiyiz karıncaları üşüşüyor olsa da, hükümet Mart sonun da memleketin bütün Atom santrallerini kapatma kararında ısrarlı! Bu arada devletler arası antlaşmaların getirdiği yükümlülükten dolayı, soğutma kuleleri olmaması nedeniyle, yaz sıcağında kapatılan bazı Fransız atom santrallerinden kaynaklanan elektrik üretimi kaybını Almanya, kömür santrallerinden elde ettiği veya dışarıdan gelen doğalgazla ürettiği elektriği Fransa’ya veriyor! Merkel Japonya’da ki santral kazasından sonra, alelacele memleketin atom santrallerini kapatma kararı almıştı. O günlerde aynı kararı alan Japonya bütün santrallerini açıyor.
Dolu olan memleket sokakları daha da çok dolacağa benziyor: Ukrayna’dan yoğun akın var, Alman gemileri Afrika’dan gelenleri Libya önünde toplayıp, Almanya’ya getirmeyi bütün hızlarıyla sürdürüyor, uçaklarla Türkiye ve diğer ülkelerden Belgrad’a getirildikleri belirtilenlerin de, soluğu Almanya’da aldıkları görülüyor! Sağlığın bakanı doktorlar niye doluymuş, ilaçlar nasıl yok oluyormuş acaba? Ukrayna’dan gelen sığınmacılara halk bütün samimiyetiyle kollarını, kucaklarını evlerinin kapılarını açıyor. Hak hukuk, düzen disiplin ve sistem tanımayan, çalışmayı ve topluma uyum sağlamayı akıllarının ucundan geçirmeyen diğerlerine tepkiler artıyor! Memleketin doğusunda bu ekonomik istilacıları konutlandıran ve bütün ihtiyaçlarını karşılayan yerel yönetici; spor salonlarımıza bunları yerleştirerek, çocuklarımızı ve sporcularımızı çile çektiremez, adetlerimizi bilmeyenleri, diğer ailelerin yaşadığı apartmanlara yerleştirip, sosyal barışı tehlikeye atamayız, yeni evler yapmalıyız mesajına, yöneticilerin tepkisi, onların hâlâ vatandaşın dünyasından bihaber olduğunu gösterdi! Yıllardır o dünyanın içinde, onların ihtiyaçlarını karşılayan, evlere yerleştiren, o bölgenin tek sorumlusu ve yetkilisi olan Stadtrat’ı yabancı düşmanı ilan edip, işin içinden çıktılar! Öyle sanıyorlar! Eğer yine değişmediyse ismi Arbeitsagentur -iş ve işçi bulma kurumu- (Arbeitsamt – Jobcenter) başkanı, memlekekete gelen milyonların yeterli olmadığını, milletin (almanların) memlekete akın edenleri, daha gönülden, daha sevecen bir şekilde karşılamaları gerektiğini vurgulamıştı, sözünü ettiği milyonların dörtte birinin bile çalışıyor olmadığı istatistiklere yansırken! Geçen yıl çoğunluğu doktor, mühendis olan 750 bin insanın bu memleketi terkettiğini de söylüyor hanımefendi! Neden acaba? Düşük ücretler, yüksek vergiler ve kalitesiz yaşam standartları! Aman kimseler duymasın!
Halk kış erken başlayıp, soğuk geçmesine rağmen önceki yıla göre yüzde 18 daha az enerji harcadı. Vatandaşlar bu bağlam da çeşitli yenilikler hayata geçiriyorlar: Üç yüz haneli bir köy sokak lambalarını sms ile yakılır hale getirmiş. Yıllık tasarrufları 800 Euro civarında. Bir başka kasaba sokak lambalarını app (uygulama) ile açıyor, diğeri direkleri sensorlarla donatmış. Lambalar boş sokaklara yanmıyorlar. Telefonunuzla yürüdüğünüz sokak ve caddelerin lambalarını yakıveriyorsunuz. Veya insan gördüklerinde sensorlar ışıkları yakıyor.Hem cebe hem çevreye faydalı. Çok güzel.
Arbeitsagentur’un (iş ve işçi bulma kurumu) başkanı, hemşerimiz (komşuköylü) Andrea Nahles hanımefendi geçen yıl bu memlekete sadece 1.1 milyon kişinin geldiğini belirtip, bu sayının çok az oldğundan yakınmıştı. Memleketin doğalgaz depo yetkilisi de doluluk oranı 87.22’ye düşen deponun son günlerde artışa geçerek, doluluk oranının yüzde 0.11’lik artışla 87.33’e çıktığını, 0.11’lik artışın çok sevindirici olduğunu vatandaşlarla paylaşmıştı. Bir tarafta 1.1 milyon istilacıyı çok az bulmak, diğer tarafta her gün hatta her saat değişebilen 0.11 gibi minnacık artışa sevinç! Bu yılın Kasım istilacı sayısı 1.5 milyonu buldu; Nahles hanım sevinebilir! Komşularımdan, arkadaşlarımdan duyduklarım ve çevremden gözlediklerim, insanların pek de ısınma da ve duş da tasarrufu düşünmediklerini gösteriyor! Doğalgaz depocusu fazla sevinmesin!